Kremalog: Şubat 2019

Kategoriler

25 Şubat 2019 Pazartesi

Geçen Zaman, Motosiklet ve Hayaller

İnsan oğlu hayatı boyunca bir şeyler yapmaya, bazı şeylere sahip olmaya çalışıyor. Neredeyse yıllar önce diyebileceğim kadar önce yazdığım bir önceki yazımda motosiklete olan isteğimden bahsetmiştim. Şimdiki konu aradan geçen zamanda sahip olduğum iki motosiklet ve yenisinin ne olduğunu bilmeden ona binmeye duyduğum hasret duygusu. ilk motorumu ya da ikincisini özlemiyorum doğrudan motosikletin üzerinde olmayı özlüyorum. Demir atın üzerinde insanoğlu kendini gerçekten çok güzel hissediyor.

Motosiklet alma hevesimin kaynağı çocukluğumda babamın sahip olduğu motordur. Yıllar sonra İstanbul'a iş için gelip yerleşince önce 2014'te ehliyetime A2 ekledim ve 2 yıl doğru zamanı bekledim. 2016 yılı başlarında Turing kurumunun eğitimine gittim ve neredeyse doğru dürüst bir motosiklet sürme bilgim yokken bir kaskım oldu. Mevsim gelsin, param olsun derken bir anda Bajaj Pulsar 200NS'e bakmaya gittim, bayilerden fiyat sordum derken şişli motoser Doğan YALTALIER'den bir anda motoru aldım. İlk motorumu sıfır almış olmak bu yazıyı yazdığım tarih düşünülünce gerçekten çok güzelmiş.  

 

Bajaj Pulsar nasıldı derseniz yaklaşık 7 bin km kullandığım kara kaçanım ara sıra marş sorunları yaşatsa da (üzerine oturmayınca çalışmak istemezdi) biraz sorunlu vitesleri olsa da onu çok seviyordum. Her şeyiyle ilk motor olarak hep iyi anılar bıraktı bende. Bu motor vesilesiyle Doğan ağabey ile tanışmanın müthiş keyfini de yaşadım tabi. Herkese tavsiye ederim. Her şeyden önce güzel insan ve iyi bir usta.

2016 sezonunu karakaçanla geçirdikten sonra 2017 nisanında onunla vedalaştık. Artık motor kullanmayı biliyor olmak ve rüzgarın tadına bakmış olmanın getirdiği arsızlık büyük hacimli motorların çekimine kapılmama sebep oldu. Her gün internetten Yamaha, Honda, Kawasaki arasında gidip gelirken iş hayatım bir anda tepe taklak oldu. Günlük olarak Anadolu yakasından Yenibosna'ya gidip gelmem gerekiyordu. Bu sebeple hem ekonomik hem konforlu bir motora ihtiyaç duydum. Arayışlarım beni Yamaha Xmax 250 ve SYM JoyMax 250 arasında seçim yapmaya itti. Bu kıyas içinde motoru sıfır almayacak olmam ve aradaki fiyat farkına değmeyeceğini düşündüğüm için SYM'de karar kıldım ve ikinci maceramız Tuzla'da bulduğum 2015 model bir maxi scooter ile devam etti. 

 

Geniş selenin kral tahtı ambiyansı, bagaj hacmi, yüksek cam (Cam Givi, standart değil) , vites sıkıntısının olmaması, kamyon gibi yan aynalarıyla çok güzel bir motordu. Uzun yollara çıktım, onunla kalbimdeki kadını taşıdım arkamda, hiç üzmedi beni. Tek bir sefer olsun gitmem demedi. Takım elbise giydiğim iş günlerinde ofis koltuğunda otururcasına konforla ağırladı beni. Bagajına serdiğim ceketimi hiç kırıştırmadı. Ancak bu hayatta memursanız ekonomik sıkıntılar yakanızı asla bırakmıyor. 2018 yılında böyle bir dönemde kendisiyle ayrılmak mecburiyetinde kaldık.

Yıl oldu 2019 ve yavaş yavaş bahar geliyor. Motor binen herkes bu hissi yaşıyordur sanırsam. Gece yatağa yatınca, çalışırken, yolda yürürken içinizden gelen bir rüzgar isteği oluyor. Sonra internetten ilanlara bakmaya başlıyorsunuz. Bakarken hayaller, ekonomik durumunuz, hayatınız ve diğer her şey arka planda aklınızdan geçiyor. Sonra o motora biniyor ve her şeyi bırakıp gidiyorsunuz. Mesele hangi motora bindiğim değil benim için, en pahalıdan en ucuza hepsinde aynı şeyi arıyorum. Yolda olmak, rüzgarı hissetmek, bazı şeyleri kısa süreliğine arkada bırakmak istiyorum. Hayallerimde North Cape'e uzanıyorum. Avrupa'nın güneyini yalayıp Kuzey Afrika'dan dönüyorum. Tahran yollarından geçip Hindistan'a gidiyorum. Motor benim için, benim gibi birçokları için sadece iki tekerli bir şeytan icadı değil, bir hayal makinesi. Bakalım bu hayaller bizi nereye götürecek.